14 Şubat 2011 Pazartesi

GİTMELİ




Ajda Pekkan-Olur ya..


Çoktan gitmiş olmalıydım .Oysa hala burdayım.Ne çok kuruyorum bu cümleyi bu aralar.İnsan ,ne yaparsa yapsın bir yerden sonra hayatın akışını pek değiştiremiyor..Durmayı denese bile ,gitmeye kalkışsa bile hayat kendi devinimin de akıp gidiyor..Her ne oluyorsa olsun bir gün gitmeli buralardan..Göküzünün ,parıldadığı denizin ayak parmaklarımızı ıslatacak kadar yakın olduğu yerlere ..Hafiflemeli ,tüm yükleri bırakıp ardımızda hiç değilse ömrümüz de bir kere gitmeli buralardan..

  
Bir sabaha uyanıp ,küçük bir sırt çantasını takıp omzumuza;plansız programsız öylece denize doğru akmalı .Öyle telaşsız sakin atlayıp arabanın tekine..Baharın gelmesini belkemeden , kaygılardan uzak ....Güneşin tepede parladığı ,masada yumurtanın sarısının eşlik ettiği bir yöne .Sabah kahvaltısı etmeli bir kırkahvesinde ömründe bir kez de olsa gitmeli...Çam kokularıyla içimiz dolduracağımız bir sahil kentine .İş güç ,dert tasa unutulmalı bir süreliğine ..

Akşam olduğunda Müzeyyen Senar dinlemeli.Bir kere dem daha vurulmalı hayatın hoyratlığından ..Bir kadeh daha parlatılmalı , yaşayarak  bekleyerek umut ederek ..Sadece bir çift göz eşlik etmeli o ana..Sonra  şarkıların güzelliğinden konuşulmalı .. Güzel insanların kulakları çınlatılmalı hep.. Salataya kaşık çatal dalıp ,balığı elle yiyerek ..Dudağının kenarına yerleşmiş küçük ekmek kırıntısını silmesine izin vererek ..Öyle beklentisiz gözlerinin içine bakıp sadece yanında olduğu için bir kez daha şükretmeli ..Dert edecek o kadar çok şey varken , sırf yanında olduğu için daha çok gülümsemeli.. Yaşıyoruz telaşlarımız var ..Öyle kolayda değil alışkanlıkları bırakmak..Her şeye rağmen beklemek saçma ...Durdukça bir şeyler yapmadıkça ,hep bekleyerek ,birilerini suçlayarak ,kendimize kızarak ölüyoruz aslında ..Ve zaman hiç geçmiyor gibi gelsede ..Hızla kendi ekseninde dönüyor Dünya ve belki de sırf bu sebepten Gitmeli ..gidilmeli ,gitmeliyiz...Hem neyi bekliyoruz ki ..Küçücük bir adım koca bir hayatı sil baştan yaşatır madem.. Bir gün gitmeli buralardan.



*:Şarkıyı dinleyiniz ...
**Fotoğraf :1x.com

10 yorum:

Godsyndrome dedi ki...

gideceğin yere beni de götür sorana başımın belası dersin.(emel sayın was here)

losstime dedi ki...

keşke böyle bir imkanı olsa insanın. dediğin gibi "bir yerden sonra hayatın akışını değiştiremiyorsun" o kendi hızıyla akıp gidiyor. bizlerde yaşıyoruz dediğimizi hayat denizinde bizi neyereye savurursa oraya gidiyoruz. yaşıyoruz işte

beenmaya dedi ki...

"bir gün, bir gün ve yine bir gün. gözleri çok uzaktaydı yine de bakışlarımı kaçırdım. bir gün diye bir şey yok, Dorian. bir gün dediğimizde, hiçbir gün, asla demek isteriz aslında. bir gün eşittir bin gün, beş bin gün, on beş bin gün..."

böyle diyor mehmet eroğlu kusma kulübünde. bu yüzden ben de sana bir gün git buralardan değil de, eğer yüreğin gitmek istediği ve buna kesinkes karar verdiği zaman git buralardan diyorum. yüreğinin istediği yere...

absalom dedi ki...

git oralardan...
gel buralara.

kapı komşu olalım hergün senin allah belanı vermesin emi de...

sahilden batıya doğru çık yola.
buluşalım en kısa zamanda.

Yazgüneşi dedi ki...

Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...

Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.

Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi.
Bu yeter zaten.
Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Yani herşeyi yüzüstü bırakmak göze alınmıyor.

Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
öbür yanımız "otur" diyor.

"Otur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

Misal ben...
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında,
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?

"Sırtında yumurta küfesi olmak" diye bir deyim vardır;
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin,
Kendi imalatımız küfeler.

Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.

Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif... Denk olsa.
Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.

Ne mümkün.
Sabah 9, akşam 18
Sonra başka mecburiyetler
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli
Bu kadar ağır olmamalı.

Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı, bir ömür yani.
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.

Ben her bahar aşık olmam ama
Her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç,
Ama olsun... İstemek de güzel.

can yücel

imroz dedi ki...

uzaklar çekiyor içimdeki seyyahın tasmasını...der şair...hislerimize tercüman olarak..yazı için ellerine sağlık

nil dedi ki...

bahar geldiği için mi böyle olurum, yoksa böyle olduğum için mi gelir bahar, benim her baharda gidesim var :)))

enfes bir yazı, içe ve dışa yolculuklara vesile olsun diyelim...

nil dedi ki...

ama burayı kapatmayı unutmuşsun sevgili ateşböceği, sızarım ben böyle içeri :)))sen saçmalasan da yazmaya devam et olur mu, iyi olduğunu bilmek isteriz :)

losstime dedi ki...

valla ateşböcüğü bişey yazmasam çatlardım gibi hissettim...şimdi o saçmalık olarak yazdığın yazıya istinaden... bence derrrriiinn bir nefes al ilk önce :) sonra saçmalamayı bence bırak dicem sen beni ne kadar tanıyorsun diye sorabilirsin...ama bu kadar çok saçmalama bence çok sıkıcı olur :)

Elif Gizem dedi ki...

Her giden yine kendine varır aslında. Oysa en çok kaçmak istediklerimiz de yine kendimizdedir... O güzel yüreğini öperim ateş böceğim. iyisin değil mi? özledim...