20 Mayıs 2009 Çarşamba

SESSİZ TANIKLAR




Uzattım ayağımı ikili koltuğum da düş içinde düş. Yaşam için da yaşam. Hayallerle birlikte bir sigara yaktım. Uzun bir nefes içime çektim. Hemen bırakmadım biraz dolaşsın ciğerlerimde o zehir. Gözlerim yarı açık yarı kapalı. Uykuyla uyanıklık arası kalktım koltuktan Saate baktım 1.30 içimden çok geç olmuş uyumalısın diyen iç sesi susturma telaşıyla mutfağa gittim. Ilık bir süt uykumu daha çabuk getirdi belki ama ben bir kadeh şarap eşlik etsin istedim geceme. Doldurdum kadehimi başladım içmeye yudum yudum. Her yudumda odada ki eşyalara yüklediğim anlamlar geldi gözümün önüne.Bir arkadaşım yazmıştı geçenlerde CEBİMDEKİLER diye .Aklıma geldi gecenin o saatinde .Gülümsedim onun o kocaman yüreğine haberi yoktu ama nerden belli hissetmiştir belki. Elimde kadehim kalktım pencereyi açtım. Bir kaç köpek çöpleri karıştırıyor karınlarını doyurma telaşıyla. Bazı evlerin ışıkları hala yanıyor. Hangi sevinçlere tanıklık ediyordur evin duvarları, ya da hangi acı hüzünlere, ah hayat sen vazgeçilmesi ne zor bir sevgilisin. Bazen öyle bir telaşa kapılırsınız ki yaşamak adına ne sevebilirsiniz yaşadıklarınızı ne terk edebilir körkütük bağlanmışınızdır çünkü.


Döndüm tekrar yerleştim koltuğuma. Önce hangisinden başlamalıyım kişisel tarihimin sessiz tanıklarının. Oturduğum koltuk evet en çok ona sarılıp ağladım belki şen kahkahalar attım üzerinde. Eskidi artık atmalısın diyenlere inat. Gururla taşıyor beni üzerin de. Evime ilk geldiği günü düşündüm. Nasıl da mutlu olmuştum. Hayata sıfır noktasından başladığım gündü. Yerleştikten sonra evin başköşesine kahvelerin en acısını üzerin de içtim.Göz yaşlarım neden diye haykırışlarım hep onunla oldu.Evde en çok ona kıyamıyorum.Bir keresinde üzerine kahve döken bir arkadaşımı fena terslemiştim .Kirlenmesinden değildi korkum üzerinde bıraktığım izler yok olur korkusuydu belki.Şimdi anlıyorum boşuna kızmışım kahvenin izi hala duruyor ve ben o günü hiç unutmuyorum . Mutluluktan üzerinde tepindiğim günlerde o da bana gülümsedi sessizce. Eşlik etti gelen konuklarla sohbetlerime anlatamadığım sırlarıma, duygularıma. Bazen dile gelip de bana bir şeyler söyleyecekmiş gibi geliyor. Konuşsa ne iyi olur aslında .


Ya evin duvarları kimsesizliğimde sarıp sarmalayan duvarlar. İnatla boyatmıyorum. Duvarda ki çatlaklar göz kırpıyor mutlulukla. Sinirle küfürler saydırdığım hayata tuttu içinde tüm olanları ser verip sır vermedi yaşadıklarımdan. Bazı zamanlarda üstüme üstüme geldi yıkmak istedim kökünden dinamitleyip sonra vazgeçtim onlar olmadan çırılçıplak kalırdım. Nasıl da paylaşıyor insan içindekileri ses vermediklerinde mi acaba. Zamanlar geçsin diye ufak çentikler attım üzerlerine. Geçti gitti hepsi tanıktır kendileri.


Çerçeve hiç unuturmuyum hediye edildiğinde ayağım yerden kesilmişti. Gözleri ela genç çocuk getirmişti. Utangaç halleriyle bunu sana aldım. Gözlerim ışıldamıştı kahverengi küçük çerçeveyi görünce. Nasıl bu benimi şimdi? ‘Evet senin. İçine en mutlu olduğun fotoğrafı koyarsın ‘İlk gün yerleştirdiğim haliyle durur o fotoğraf kafaları birbirine yapışmış gözleri gülen iki genç.Çok zaman geçti üzerinden ama her gördüğümde o günü yaşarım .İlk sevgilinin hediye ettiği çerçeve tanıktır tüm mutlu günlerime .


Çok bekledim geliyorum dediklerin de arkasına pısıp. Bekleyişlerim hep onlarla oldu. Heyecanlandılar benimle birlikte içimde rüzgârlar çıktığında onlarda savruldular benimle. Bekledik geleni sesizce. Ya da yolcu ettik her gideni baktık arkalarından hüzünle. Durdular bazen rüzgâr esmediğinde. İlk rüzgârla birlikte etekleri tutuştu savruldular gökyüzüne. Gece sessizliğinde nefes alışlarımı kolaylaştırdılar. Ne gidenin geldiği ne yaşananların değiştiği anlarda Onlar açıldı mı gün de gece de dolar evime. Kim beklemedi ki perdelerin arkasında geleni. Kim yolcu etmedi ki pencere pervazın da gideni.


O kadar çok tanık var ki hayatımda yaşananlara. En çok onlar şahittir olanlara. Eski eşyalara tuhaf anlamlar yüklerim ben atmam hiçbirisini kıyamam. Onlar gidince boşlukta kalırım sanki. Unutmamamı sağlarlar benim yaşadıklarımı. Unutulan her an bir puan kaybettirir bu büyük oyunda. Çünkü en az hatırlayanlar en çok puan kaybedenlerdir. Eskilerdir insanı yenilere hazırlayanlar.


Bunları düşündüm ben tüm gece .Şarbım da bitmiş baktım gün ışıyor .Kapattım önce pencereyi ardından perdeleri.Sokuldum şefkatle beni bekleyen koltuğuma .Sessiz olmasını tembihledim duvarlara .Gülümsedim çerçeve de duran gençlere . Şükranlarımı sundum bıkmadan tanıklık ettikleri için kişisel tarihime.


fotograf..

7 yorum:

Adsız dedi ki...

eskılerdır ınsanı yenıye hazırlayan...ne guzel bır soz bu...

beenmaya dedi ki...

hissetmez miyim...gecenin bir yarısı sıcacık bir tebessüm gelip de yerleşiverdi yüzüme bende eşlik ettim :)))

kaldırımçocukları dedi ki...

çok güzeldi... çok iyi geldi gece gece

Ateş Böceği dedi ki...

Dolunay : Öyle değilmidir ama geçmişi olmayanın geleceğide olmaz bana göre


Sevgiler

Ateş Böceği dedi ki...

Mayam : Seviyorum seniiiiiiii :):)

Ateş Böceği dedi ki...

kaldirimcocuklari : Beğenmene sevindim canım gece gece iyi gelen banada şarabım oldu

Sevgiler :))

Adsız dedi ki...

"Unutulan her an bir puan kaybettirir bu büyük oyunda. Çünkü en az hatırlayanlar en çok puan kaybedenlerdir. "

bundan şüpheliyim ateş böceği. unutmak denilen şeyin Allahın bir hediyesi olduğunu düşünüyorum. tabii unutulacak şeye göre değişiyor bu.

an'ı yaşamaya engel şeylere karşıyım. sürekli geçmişte tutan...