Bir sabah uymadığınızda her gün yaptıklarınızdan vazgeçmek fikirde de olsa zor gelir insana .Dünün ağırlığını bırakıp yeni ufuklara yelken açmak korkusuzca cesurca kimseye eyvallah etmeden eğilmeden bükülmeden .Her gün yaptıklarımızdan vazgeçip hiç anlamadığınız beklide çocukluk hayallerimizi gerçekleştirmek uğruna başka seçimler yapıp geri dönüşü olmayan bir yamaca sapıp geride bıraktıklarınızı düşünmeden sormadan sorgulamadan önünüze beyaz bir sayfa açmak gerçekten inanılması güç ama imkansız olmayan bir durumdur. Ancak çok zordur..
Biz insanları çoğu zaman alışkanlıkları hayata bağlar. Değiştirilmesin dokunulmasın istediğimiz alışkanlıkların kıskıvrak yakalandığımız bir dairenin içinde dönüp duruyoruz ne içinde mutlu olabiliyoruz nede dışına çıkma cesaretini gösterip hayatın boynumuza geçirdiği ipten kurtula biliyoruz. Yaşamın o sıradanlığına teslim ettiğimiz ömrümüzü hiç umulmadık bir anda değiştirme fikri pek cazip gelmez insanoğluna. Alışmıştır çünkü; her sabah aynı saatte kalkmaya her gün saçını aynı şekilde taramaya derin bir bağlılıkla bağlıyızdır ve kopmasın isteriz yürüyüşümüz aynı duruşumuz aynı hep aynı yöne gidiyoruz galiba hep sadık kalırız alışkanlıklarımıza yeni tatlar denemeye bile karmaşık bir önyargıyla yaklaşırız. Belki de alışkanlıklarımız kendimize ördüğümüz kalınca bir duvar ve biz o duvarlar yıkıldığında çıplak kalmaktan diğer insanlara karşı savunmasız kalmaktan korkuyoruz.
Alışkanlıklarımız bizim hayatla aramızdaki bağı sağlayan kurallarımızdır. Ve kendi koyduğumuz kuralları bir sabah değiştirme fikriyle uyanıp yok saymak bir girdabın içinde kaybolma hissi yaratır insanda.Değişime direnme içgüdüsüyle hareket ederiz hep. Ancak yaşam dediğimiz bu oyunda insanın bazen tüm köprüleri yıkıp kendine yenilerini inşa etme gücünü kendisinde bulması gereken zamanlar vardır. Böyle zamanlarda daha sıkı tutunup hayata alışkanlıkları öldürüp kendisine yenilerini doğurmak zorunda kalır. Bu öyle sancılı bir dönemdir ki önümüzde duran boşlukta boğulmakla boğulmamak arasında kalırız. Eskiye bağlılığımızdan vazgeçmeyiz yeniye alışmak ise en zorudur.
Bazen hiç hesap yapmadan değiştirmek lazım her gün yürüdüğümüz yoldan vazgeçip. Ara sokaklarda neler kaçırdığımıza bakmak gerekir. Belki de şimdi yürüdüğümüz yolun rahatlığını bulamayabiliriz ama dar geçitlerde neler kaçırdığımız görmek için tüm alışkanlıklarımızdan bir sabah vazgeçip beklide şekersiz bir demlik çay yerine pek de alışkın olmadığımız şekerli çayın tadına da varmak gerekiyor. Yâda her gün aynı yöne taradığımız saçımızın denemeden diğer yönde nasılda güzel durduğunu hiçbir zaman bilme şansımız olmayacaktır.
İşte tam da bu yüzden insan kendi hayatının efendisi olmalı. Kendi hayatının efendisi olmayan insanlar başka hayatların kölesi olurlar ve kendi umutlarını doğurmak yerine başka umutlara gebe kalanlar zaman içerisinde körleşir ve gördüğünü sandığı her şeyin aynı yöne bakmaktan ibaret olduğunu anlar kısacası her insan için zordur gemileri yakmak ama yakmadan da diğer lezzetleri tatmanın imkânı yoktur.
20 yorum:
çoğu zaman sakinlik, dinginlik ararız hayatımızda..belki de alışkanlıklara bu kadar bağlanmamız bu yüzden..ama öyle anlar olur ki bıçak kemiğe dayanır, bir tutam delilik akla serpilir..yanıverir gemiler..o bir tutam delilik zor olanı yaptırıverir insana:)
doğru zamanda doğru gemi ile doğru denizlere yelken açmak dileğiyle, ki gemiler heba olmasın:))
kendin için kendi hayatını yaşamalı önce insan. içindeki hayatı farkedip sadece onu yaşamalı...
bazen herşeye rağmen değişmek herekir,pişman olmamak için,huzuzr içinpek çok şeyden vazgeçmek gerekebilir.kendi olma yaolunda bu adım ,ilk başta çok acıtsada ,sonrasında ne kadar kendine yakınsa insan ,o kadar mutludur aslında.
Ates böcegim, zordur gemileri yakmak ama imkansiz degildir! SINIRlari dar bir dairenin icinde dönüp durusumuzu ve buna hayat deyisimizi ne güzel anlatmissin, yüregine saglik canim:))
Öptüm
ben yaktım :)
zaman zaman yakarım gemileri bi kere yakınca alışkanlık oluyo zaten...
yakmadan duramıyosun :))
yakmak lazım bencede...nereye kadar boyle dımı.
frenini bırak hayatının demişti bir adam...
Ateş böceğim;
Ne güzel bir konuya değinmişsin!Hep beynimizin sağ lobu yerine arasıra solu da çalıştırmak, sağ elle yazarken sol eli de denemek gibi bir şey işte "gemileri yakmak..."Sevgiyle.
İnsan ilk önce kendini keşfetmeli,gemilerini yakmadan...
Bazen o kadar bilmediğimiz,içine giremediğimiz duygularımız varki,ilk önce onları keşfetmeli...
Gerisi zaten gelir...
insanlar bazı durumlarda teşeekkür ederler ve hayal kurarlar...
Nily : Kime ve neye göre doğru aslında çok düşünmemek gerekir yeniliğe açık geleceğe umutla bakmak gerikiyor :):)Fazlaca düşünmeden sanki
sevgilerimle
Mayam : Kendimiz için yaşamalıyız ısrarla ve inatla
öperim :))
y.: İlk başta çok acıtır bilirim yenilik değişikli ama sonrasında iyiki yapmışım denir hep en azından bende böyle oldu
sevgilerimle
Belgin:Sınırları dar ve hergün kendi elimizle daralttığımız bir daire malesef
Bende seni öperim
absalom:hımm burdan bakınca yakmaya pek bi meraklı gördüm seni ayrıca tyak gitsin ne olacak yeni bir hayat bekliyor olacak sonuçta seni
seninkiler iyiler merak etme :):)
Dolunay:her şey bir yerekadar yak kurtul rahatrına bak :):
sevgiler efendim
Evren:o adam iyi demişte sen ayağını gaza sürmüyorsun gibi geliyor doğal olarak frenede ihtiyaç kalmıyor ayrıca freni bırakınca el frenine sarılmak niye
:):)
sufim :) aynen senin tarif ettiğin gibi biz hep aynı şeylere odaklandığımız için başka taraflarıyla ilgienmiyoruz hayatuın
sevgilerimle
Elif..den : bu keşif yolculuğunda ister istemez zaten değişim ve dönüşüme uğruyoruz ondan sonrası zaten kolay...
sevgiler
iSA gÜNEŞ :) HOŞGELDİN ...
Yorum Gönder