15 Temmuz 2010 Perşembe

MEKTUPLAR / KIRIKLAR




Uzun zaman oldu kalemi kağıdı elime alıp sana mektup yazmayalı ..Bilirsin işte ben aslında iflah olmaz bir hayırsızım .Kendi içime bakmaktan dışarda olup biten ne varsa hepsine kayıtsızlaştım galiba .Değişmeyen tek duygum adanmış olma hali.. Dostum benim hayatım adanmışlık üzerine kurulu.. Hani bazı insanlar vardır gereğinden fazla düşünüp zamanından önce yorulurlar ve durmadan kendini suçlayarak yaşarlar galiba bende onlardan biriyim..

Bu sabah uyanıp gözlerimin ne çok yorulduğunu fark ettim mesela .Aynada sanki bir yabancının gözlerine bakıyormuşum hissiyle ürperdim birden .Ve üşümeye başladım neydi sebebi bu kadar yorulmamın ve gözlerimin dünyayı içine sığdıracak kadar büyük olmasına rağmen küçücük kalmasının.. Belki 10 gündür düzenli uyumuyor oluşumdur evet belki budur sebebi yada gördüklerimdendir , belkide görmediklerinden nedeni tam olarak bende bilmiyorum.Kafamın içinde sanki yüzlerce kişi aynı anda konuşmaya başlıyor ve böyle zamanlarda sessizliği bir yorgan gibi çekip tepeme uzunca bir süre bununla dolaşıyorum.Kırgınlıklarıma,kızgınlıklarıma ,kaybettiklerime ,kazandıklarıma bakıyorum..Ben un ufak oldukça yeniden denemeyi kolay başaranlardan değilim.Tabiki vazgeçmiyorum umutlarımdan ama ben kolay alışanlardan değilim ..Birinin ölümüne ,bir sevgilinin gitmesine ,bir dostun yalanına , riyakarlığa alışamıyorum ne yapayım ve bunları her gördüğümde gözlerim daha çok yoruluyor ve daha bir uzaklaşıyorum insanlardan ..Bu sabah aynanın karşısında kırıklarımın hepsi geçti gözlerimin içinden anladım ki insan hayatında hep birşeyleri kaybetmekle ve bu kaybettiklerinin izini sürmekle bitiriyor ömrünü.


Benim halim işte böyle dostum ince asma bir köprünün üstünde yaptıklarımla yapmadıklarım arasında gidip geliyorum ve her gidiş gelişimde kırklarım artıyor bügünlerde.Artık insanların içlerine bakmama kararı alıyorum çünkü bu beni yormaktan başka bir işe yaramıyor. Başara bilirmiyim bilmiyorum ama denerim ..Sen yinede unutma dostum insana en çok kendisi zarar verir bu hayatta ama bir başka insan daha gösteremezsin kendi yarasının kabuklarını her seferinde tırnaklarıyla kaldırıp önüne yol yapan benden başka ...


DEVAM EDECEK..

9 yorum:

Evren dedi ki...

emin misin derim ben son cümlene, bir de eklerim, yolum öyle uzun ki, git git bitmek bilmedi derim.
köprünün ortasında bir yerlerdeyim, uzunluğunu bilmediğimden pek de emin değilim. denk geliriz nasılsa bir günbir yerde, büyük ihtimalle de sonunda.

öperim.

Efsa dedi ki...

Bende emin misin diye sormak istiyorum Evrenin izniyle. En azından bir asma köprü sahibisin. Bu bile karşıya geçebilmek için enfes bir yol bence.
Birde kabuklaşmış yaraları yolmak, bir çocuğun en büyük zevkidir. :)

Evren dedi ki...

haha efsa, ilahi, ne güzel bir tespit bu. anne işte anlıyor çocuğun dilini :)

Ateş Böceği dedi ki...

evrenim : Gelmez olurmuyuz elbette denk geliriz sonu dediğimiz yer aslında başlangıçlarımızdır belkide kimbilir ..

Ateş Böceği dedi ki...

efsa : ha haa bak hiç bu açıdan düşünmemiştim kabukları yolmak çocukken eğenceli işte :) büyüyünce canını yakıyor insanın

Ateş Böceği dedi ki...

evren sen yapma bari :)) sevorum ikinizide

Efsa dedi ki...

eeee işte bir yanın hala çocuk kalmış nasılsa, onun için seviyorusun sen. :)

öperim bi dolu.
senide
senide

Evren dedi ki...

ben de sarılırım ikinize kocaman, köprünün sonu balkon bar, bak beklerim, hem sözüm var, muffin yapacam arkadaşlara, limonatalı votka da yanında :)

sufi dedi ki...

Benim de dizimde kabuklaşmış yara var aynı çocuklar gibi.Hatta herkeste var bu yaralardan "bir dokun bin ah işit " misali...Sabırla selamete çıkacağız yakında, görünüyor köprünün öbür yakası.Sevgi var...Umut var...Tontini.