29 Mart 2010 Pazartesi

HİÇ BİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ..!!



Zaman geçiyor ,yaralar kabuk bağlıyor ,insanlar hayatlarına kaldıkları yerden devam ediyor.Kırılan yanlarımızı tamir etmeye uğraşıyoruz kendi bildiğimizce ..Tutsun diye kırıklarımız daha sıkı sarılıyoruz bir birimize ..Geçmişimizle , küstüklerimizle ,kızdıklarımızla kendimizi oluşturuyoruz yeryüzünde.Zaman nasılda akıp götürüyor herşeyi kendi rüzgarında ..ve biz savrula savrula alışıyoruz başımıza gelen her şeye ..Kah kocaman bir duvarın önünde ,bağıra çağıra ağlayarak ,kah bir göl kıyısında bankta saygısızca ,umursamazca kahkahalar atarak..Ya da bir dost sohbetin de canınızı yakanların ,gidenlerin ardından duyarlar diye bir kadeh şarabı onların da şerefine kaldırarak..Belkide erteliyoruz kendimizi hayatın içinde ,ertelenerek ,eksilerek öteletyerek yaşıyoruz.Yani son derece sıradan ,yani son derece olması gerektiği gibi ,yani hiç birşey olmamış gibi....


Ancak gün geliyor '' aza kanaat ettikçe Hiç'e reva görülmek ..usandırıyor insanı '' ..Haksızlık etmeden insanlara ,kendi iyi niyetlerimi yargılıyoruz ,Kendi içimizde kayboluyoruz çoğu kez..Cevabını bildiğimiz soruları ısrarla soruyoruz başka insnalara neden böyle ...!!! Ve kime sorduysam hep aynı cevabı alıyorum ..Zaman nedir ki ? göz açıp kapayıncaya kadar geçer..Yaralar sarılır..Geçmez sandığın ne kadar yara varsa hrpsini sarar zaman ..Ya da ordan burdan duydukları atasözlerini ,özlü sözleri söylerler bunu yaparken bilirsiniz aslında kendileri de çok inanmıyolardır.Başka bir insanın acısından bahsederken kolay gelir bir kaç iyi cümle kurmak ..Yer değiştirince hiç bir söz hiç bir ayrıntı gelip silmez içinizde ki o boşluk hissini ...

Yinede ısrarla ve hatta bitmek tükenmek bilmeyen o telaşla yaşarız hayatı .. Gidender ömrümüzden çalar ,kalanların hep içinde bir yerlerde gizlediği bir dertleri vardır ..Her gidenin bir sebebi mutlaka vardır ,her kalanın bir sancısı olduğu gibi..Ama acıyı yaşayan insanlar çok iyi bilirler ..

Kimse gitmemiş gibi ,

O kadar kanamamış gibi ,

Günler geçip giderken çaresiz değilmiş gibi ,

Kırılan yanlarınızı tamir etmiş gibi ,

Kahkaha atarken içinizdeki fırtına dinmiş gibi

Hayatınızı hiç çalmamışlar gibi..

Hiç mutsuz olmamaış gibi ..

Hayal kurduklarınız gerçekleşmiş gibi..

Yani demem o ki ...

'' (*)HİÇ BİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ YAŞAMAK ''...

Zordur..

*İclal AYDIN

18 yorum:

Evren dedi ki...

"Hiçbir şey olmamış gibi yapabilmek ne zor...Ama evet, yaşamanın da başka yolu yok gibi yok sanki..." demişti İclal Aydın, üzerine yazmıştım ben de...

http://evrenin.blogspot.com/2008/11/hicbir-sey-olmamis-gibi.html

bir tek konuda hemfikir olamadım seninle, gidenler ömrümüzden çaldı gibi hissetsek de zamanla, ömrümüze kattıklarını görüyorum ben şimdi. yaşlıyım ya, belki ondan öyle hissediyorumdur.

öperim...

Pilli Petro dedi ki...

bence de zor bak bunla ilgili benim de bişiler yazasım geldi.

öyle zor ki geçmişin basmakalıplarından sıyrılmak ve de unutmak. hiç bişi unutulmuyor unutulmadığı için de zor her şey zor ...

βЄƉΔЯƉЄм dedi ki...

unutmak/unutmamak meselesi değil bu; farkında olmak/olmamak meselesi bana göre... ne kadar çok farkedersen durumunu o kadar acıtırsın içini, o kadar çok arttırırsın beklentini... gidenler ve kalanlar, bizim ne kadar anlam kattığımızla ilintili. Artık fazla sorgulamamayı deniyorum ben kendi hayatım için... Zor olacak biliyorum ama zor olanı deniyorum... sevgimle....

Cüzzamlı Melek dedi ki...

bu iclal geçen fena çuvalladı. ölmüş çellisti kıskandı. ya bırak tuna gibi bi adam için diil yazı yazmak, öksürmek bile abes...

Unknown dedi ki...

Kuveytte bir sabah resmi yazıyı perçinlemiş. Ellerine sağlık.

m o m o dedi ki...

Herkes birbirinden gizliyor gerçeği.. Sadece çok sevdiklerimize fısıltılarla söyleyebiliyoruz belki... Zamanın getirdiklerine, yaşadıklarımıza duyarsızlaşmayı, bize bunu yaşatanlardan öğreniyoruz aslında.. Canımız yandıkça diyoruz: '' Ne var ki bende davranırım hiçbir şey olmamış gibi'' Zor olan duyarsız olmak, umursamamak değil ki... Bunu bir türlü anlayamıyoruz, anlayamadıkça; sayısı artıyor şu umursamayanların, kulak tıkayanların ve böyle mutlu olduğuna inananların... Böylece azınlıkta kalan duyarlılar sanıyorlar hayat böyle yaşanır... Azalıyoruz, gittikçe azalıyoruz ya ben ona üzülüyorum...

JIVAGO dedi ki...

Sizi,Onuncu Köyün Adamına yorum bırakırken keşfettim.Çok hoş bir bloğunuz var.

Ben de yeni bir blogcu sayılırım.

Sevgilerimle

Ateş Böceği dedi ki...

Evren: bu yazını okumamıştımm ehh iyi geldi :))

bende öperim..

hıı birde eklerken eksiltirde insan oğluu aslında demek istediğim o çalarken katarda diğer yandan..

Ateş Böceği dedi ki...

Pilli Petro :hem de çokk zor..yaz bende büyük bir mutlulukla okuyayım canımm :))

Ateş Böceği dedi ki...

BeD@rdeM : yani bu şu demek bilmemek bilmekten yidir çünkü ne kadar bilirsen canın o kadar çok yanar..ahh zor oluyor ve denendikçee zorlaşıyor..

Ateş Böceği dedi ki...

cüzzamlı melek : aha haa neden kızıyon yaa hatuna bırak boşverr..o insan bir yerde :))

Ateş Böceği dedi ki...

Hacivat :teşekkür ederim ..

Ateş Böceği dedi ki...

Momo :bir arkadaşım bana demiştiki azalıyorum ateş sankii bitiyorum tükeniyorum ..bende demiştim ki hayır azalmıyorsun yeniden doğuyorsun aynı durum ..yeniden doğmak için önce ölmek gerekir..

Ateş Böceği dedi ki...

JIVAGO : ahh çok teşekkür ederim hoş geldiniz

Elif Gizem dedi ki...

"Ne kadar az bilirsen o kadar az incinirsin ve o kadar az incelir derin" demiş Elif Şafak...
Ve gerçektende her gidenin bir sebebi mutlaka vardır ,her kalanın bir sancısı olduğu gibi... Sonraları kalan sancısını gidenede bulaştırıyor olmalı ki bu yüzden bütün pişmanlıklar...

buraneros dedi ki...

Birinci yorumcunun son cümlesine katılıyorum. Ben de yaşlıyım ya:)) Hayat öğrettiriyor. Bi de yaşlanmak yaş almayla ilgili bir şey değil, yaşamakla ilgli bir şey... Yaşadıkça büyüyor insan... Bir yazımda vardı bu konuyla ilgili de şimdi hatırlayamadım linkini... Yazın çok güzeldi. daha güzel günler yaşayacağının müjdesi gibi aslında!

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Çok zordur hem de.

y. dedi ki...

alıştırılıyoruz,yokmuş gibi olmaya, olmamış gibi davranmaya, görünce kafamızı çevirmeye alıştırılıyoruz. sonra deliler gibi aranıyorzu eksiz parçamız nerede, nerde eksildik, yarım kaldık diye. bilmiyoruz, kendimizden eksiltiyoruz, kafamızı çevirdikçe.