Karmaşık bir düzen insanoğlu. Ya her şeysin ya da hiç ortası gri bulutlu bir hava. Hepimiz kan emici yarasalar gibiyiz. Birbirimizin mutluluklarını tüketerek yaşıyoruz. Kendi yokluğumuzu bir resmi boyar gibi diğer insanlara bulaştırıyoruz. Geri dönüşü olmayan hasarlar veriyoruz birbirimize. Birinin mutlu olması ya da çok yara alıp dim dik ayakta durması karşı konulmaz bir kıskançlık sebebi. El ovuşturanlar kapıda beklerler tamam artık şimdi düşecek mutluluğu bitecek. Geçenlerde bir kitapta okumuştum. İnsanın mutlu gün arkadaşı yoktur. Daha çok mutsuzluklarını paylaşırlar. Eş, dost, akraba, arkadaş genelde mutsuz olduğunuzda daha çok dinlerler bizi mutluluğumuz anlatma fırsatı bile tanımazlar. Bitimli bir duygudur mutluluk; çünkü her insan acıdan beslenir. Acı insanı olgunlaştırır demiş atalarımız. Olgunlaşmak için mutlak suretle acı çekmek gerekir. Hiç duydunuz mu? çok mutlu olduğu için şarkı yapan bir şarkıcı /sanatçı. Şarkılar bile genelde ayrılığı acı çekmeyi insanın gözüne gözüne sokar. Bir evliliğin bitmesi, bir aşkın sona gelmesi, bir acının yaşanıyor olması çevredeki insanlar tarafından değişik bir haz noktası oluşturur. Ben demiştim demek için bile olsa sizin o halinizi görmek için sıraya girerler. Bak işte dediğime geldi sonunda duygusu.
Tahammülsüz yaşıyoruz..Başka insanlara tahammülümüz kalmadığı gibi değişen ve dönüşen Dünyada kendimize bile sabrımız yok.İş , güç ,aş bunların hepsi birleşince koca bir mutsuzlar ordusu yarattık kendi ellerimizle.Biri çıkıp ta bunlara rağmen mutluluğunu ilan edecek olsa o suçludur .Mutluluk insanda suçluluk hissi yaratır mı? Artık yarattığına inanıyorum acı herkesin gözleri önünde yaşanmalı da mutluluk gizli kalmalı kapı arkalarında saklı yaşanmalı. Eskiden hepimize mutluluk paylaşıldıkça çoğalır acı paylaşıldıkça azalır diye öğretildi. Şimdi ki zamanda bu deyim tam tersi bir ivme kazandı.
Tahammülsüz yaşıyoruz..Başka insanlara tahammülümüz kalmadığı gibi değişen ve dönüşen Dünyada kendimize bile sabrımız yok.İş , güç ,aş bunların hepsi birleşince koca bir mutsuzlar ordusu yarattık kendi ellerimizle.Biri çıkıp ta bunlara rağmen mutluluğunu ilan edecek olsa o suçludur .Mutluluk insanda suçluluk hissi yaratır mı? Artık yarattığına inanıyorum acı herkesin gözleri önünde yaşanmalı da mutluluk gizli kalmalı kapı arkalarında saklı yaşanmalı. Eskiden hepimize mutluluk paylaşıldıkça çoğalır acı paylaşıldıkça azalır diye öğretildi. Şimdi ki zamanda bu deyim tam tersi bir ivme kazandı.
Tüketim çılgınlığına doğru yol alan Dünyada başka insanların mutsuzluğundan mutlu oluyoruz. Bizim toplumumuzda dışlanan bir insan varsa dikkat edin o kişi mutludur çükü; hayata gelişine vurmaktadır ve bu diğer insanlar üzerinde kıskançlıkla birlikte dayanılması güç bir duygu yaratır.Bu böyleyken tükeniyoruz –tüketiyoruz.Ortası yok gibi bu düzende ya bırakacaksın hayatın akşında törpülenip tükeneceksin ya da bu akış hep böyle gitmez deyip asilik yapacaksın ve kendini tüketmek yerine başka insanları tüketeceksin .Dikkat edin kendinize bir gün aynanın karşısında bir arkadaşınızın mutluluğunu sorgularken bulabilirsiniz .İç sesinizle konuşurken mutluluğunun yakında biteceğini sessizce itiraf eden bu halinize sonradan şaşırırsınız .Leşe üşüşen kargalar gibiyiz. Her insanın kendi dişine göre bir av mutlaka vardır .Mutluluğunu sorup sorgulayacağı .Mutluluk sorgulanırmı demeyin kim takar ki bunu nasıl olsa bitecek.....
15 yorum:
katıldığım çok fazla doğru nokta var yazında. mutluluk bitecek mi sahiden diye düşündüğümde aslında bizlerin elinde demek geliyor içimden. bitiren, bitmesine izin veren, zamana yayılmasına müsade etmeyen bizler değil miyiz...
"Ağlanacak omuz
Dostluklar, arkadaşlıklar, nefretler ve aşklar... Bir çok şeye sahibiz hayatımızda, daha çoğuna sahip olmak içinde elimizden geleni yapıyoruz. Bazen kendimizi kandırıyoruz bu yaptıklarımızla. Örneğin ben senin en iyi arkadaşın en iyi dostunum diyoruz birine ve ağlayabileceği bir omuz gösteriyoruz karşımızdakine. Genellikle dostlar iyi anlaşan ve birbirlerini tamamlayan insanlar olarak ortaya çıkıyorlar ve bu hareket fedakarlık olarak görülüyor. Peki bu ilişki de biraz çıkara dayanmıyor mu? Ağlayacak bir omuz olduğumuzda aslında kendimiz yerine karşımızdakinin ağlaması bizi de rahatlatmıyor mu bazen?"
...diye bir yazı yazmıştım bir arkadaş için. Sonunda da sormuştum bir cevap beklemeksizin; "Sence de bu iki yüzlülük değil mi?" diye.
Peki ya sence..?
harika cümleler kurmussun yine.
uff acı gerçek...:(
Yazıklarını okurken gözüm hep üstteki fotoda kaldı. Avrupa'da tek geri dönüşümü uygulamayan bizmişiz.. Belki de bu kadar tahammülsüz olmamaızn nedeni budur. Af etmek de bir geri dönüşüm değil midir?
Bu akdar mı tamir edilemez bizim duygularımız.
Çok haklısın sevgili ateş böceği, tüketim artık her yanımızı kapladı.
Sevgilerimle...
Fotoğrafa üstünkörü bakışta üst üste yığılı olan nesneler sanki gazete desteleri gibi görünüyor. O haliyle bile ürtükücü bir tüketim şehvetini imlerdi. Ama o atık yığınının gazete eskileri değil de araba eskileri olduğunu anlayınca şaşırma yerini dehşete bırakıyor.
Mayam:Bizleriz tabikide ama çevredeki insanlarda bitsin diye kapıda yatıyorlar ve biz zaman içerisinde sözleri kulak arkası etmek yerine inanmayı seçiyoruz ...
Erkan Şen :Söylemek istediğim tamda bu aslında insanlar hani bu şeye benziyor şükrediyoruz başkalarının acılarını gördükçe yaşadıkça bu duygu olmasa belki zor yaşarız .Ve her birimiz kendi bencilliklerrimizi parlatıyoruz malesef..
Dolunay : Teşekkür ederim canım :):)
Elvan:Acı ama gerçek.. ve gerçeğe ne kadar çabuk uyanırsak kederide o kadar az olur ..
Uzağa Giden Kadın :Aslında hayat insana iyi bir tamirci olmayı öğretiyor en çok kendi yaralarımızı pansuman ediyoruz birileri kanatıyor biz kendi yaralarımıza tuz basıyoruz ve affetmek geri dönüşüm olduğu kadar insanın ruhunu hafifletiyor..
özlem :Tüketim her yanımızı kapladı ve biz çok çabuk ayak uydurduk sormadan sorgulamadan..
zebercet :Algıda seçicilik.. değilmi bazen gördüklerimizle aslında gerçek anlamda baktıklarımız yer değiştiriyor ve gerçek insanı dehçete düşürüyor...
süper bir yazi olmuş
Yorum Gönder