Bir hışım girdi odama. Nedenini bilmediğim bir öfkeyle. Kilosuna göre çok dar boyuna göre çok uzun bir gömlek giymiş. Gözlerinde öfkesine yakışacak kadar siyah bir sürme. Saçlarını eskiden kalma tahta bir kurşun kalemle gelişi güzel toplamış ve kapıyı çalmadan girdiği odama neden olduğunu bilmediğim bir stres getirdi beraberinde. Hiçbir şey sormadım sadece bekledim. Durmadan konuştu hiç durmadan başkalarını suçlayarak. Aynayı kendisine tutmayı denemediği için hep diğer insanların kusurlarını cımbızla bulup çıkardı. Sanki masamın üzerine her biri çok ciltli bir dosya yığını koydu ve bu dağınıklık arasında benden yardım diledi. Halbu ki masanın bu halde olmasının sebebi sadece kendisiydi ve en kötüsü farkında değildi.Hiç durmadan konuştu .Ben sadece sessizlikle eşlik ettim konuşma (sı) nın bir yerinde .Gözlerini gözlerime dikti ve öfkesine mağlup bir insanın çaresizliğiyle sordu..’ Ben nerde hata yapıyorum, insanlar neden bu kadar acımasız iyi olmak isterken kötü görünmek nasıl bir duygu artık çok iyi biliyorum ‘’ dedi…
İnsanlara kendini anlatmaktan vazgeçmelisin artık. Çünkü ;sen insanlara kendini anlattıkça daha fazlasını isteyecekler. Aslında öyle olmadığını anlatmak yerine bıraksan olduğu gibi anlasalar seni daha iyi. Bir sürü cümle kurarsın hani geçenlerde yine söylemiştim şimdi yine tekrar ediyorum bırak herkes kendi niyetine göre yorumlasın senin söylediklerini. Zaten seni yeterince tanıyanlar biliyordur seni hatayı başkalarında aramaktan vazgeçmelisin. Sen durmadan öfke biriktirerek içinde kendine zarar veriyorsun ve çevrendeki herkes bu tükenişe çanak tutuyor. Yanlış kimsede değil senin kendine bakışında hata yapmaktan korkarsan, insanları incitmekten korkarsan bir süre sonra farkında olarak ya da olmayarak birçok hata yaparsın ve bunun önüne geçmen imkânsızlaşır. İyilik suya yazı yazmak gibidir. Yaptığın anda silinir gider kimse hatırlamaz. Kötülükse tam tersi insanların aklına kazınan küçük ama etkisi büyük detaylardır. Sen eğer ısrarla kendini iyilik yapmak için tüketirsen bir süre sonra etrafında ki herkes senden daha fazlasını bekleyecek ve yetersiz kaldığında suçlanan sen olacaksın. Hayat dingin bir deniz gibidir dipte ki akıntılar seni içine çekmeye çalışır. Eğer sen kendini anlatmaktan vazgeçip denizde yüzmeyi denersen her şey çok da güzel olur. Dedim …
Yanında getirdiği stresi ve öfkeyi alarak çıktı odadan .Benim anlattıklarım da belli ki bir kulağından girdi öbüründen çıktı ..Dinlenmediği için şikayet eden bir insanın karşısındakinden hem yardım isteyip hem de onun söylediklerini anlamadan ve dinlemeden çekip gitmesi sizce de büyük çelişki değimli .İnsanlar söyledikleriyle yaptıkları arasında uçurum oluşturmayı başaran en büyük varlık galiba .Bir birinin canını acıtmak için pusuda bekleyen tek canlı. Birilerini eleştirirken eğer biz de aynısını yapmıyorsak söylediklerimizin kıymeti var demektir. Öbür türlü eleştiri yapma hakkını kaybetmiş oluruz zira bizimde eleştirdiğimiz insanlardan farkımız kalmaz ve bu durumda yalnız bırakıldığımızdan şikayet etmek için biraz geç kalmış olmazmıyız ...
İnsanlara kendini anlatmaktan vazgeçmelisin artık. Çünkü ;sen insanlara kendini anlattıkça daha fazlasını isteyecekler. Aslında öyle olmadığını anlatmak yerine bıraksan olduğu gibi anlasalar seni daha iyi. Bir sürü cümle kurarsın hani geçenlerde yine söylemiştim şimdi yine tekrar ediyorum bırak herkes kendi niyetine göre yorumlasın senin söylediklerini. Zaten seni yeterince tanıyanlar biliyordur seni hatayı başkalarında aramaktan vazgeçmelisin. Sen durmadan öfke biriktirerek içinde kendine zarar veriyorsun ve çevrendeki herkes bu tükenişe çanak tutuyor. Yanlış kimsede değil senin kendine bakışında hata yapmaktan korkarsan, insanları incitmekten korkarsan bir süre sonra farkında olarak ya da olmayarak birçok hata yaparsın ve bunun önüne geçmen imkânsızlaşır. İyilik suya yazı yazmak gibidir. Yaptığın anda silinir gider kimse hatırlamaz. Kötülükse tam tersi insanların aklına kazınan küçük ama etkisi büyük detaylardır. Sen eğer ısrarla kendini iyilik yapmak için tüketirsen bir süre sonra etrafında ki herkes senden daha fazlasını bekleyecek ve yetersiz kaldığında suçlanan sen olacaksın. Hayat dingin bir deniz gibidir dipte ki akıntılar seni içine çekmeye çalışır. Eğer sen kendini anlatmaktan vazgeçip denizde yüzmeyi denersen her şey çok da güzel olur. Dedim …
Yanında getirdiği stresi ve öfkeyi alarak çıktı odadan .Benim anlattıklarım da belli ki bir kulağından girdi öbüründen çıktı ..Dinlenmediği için şikayet eden bir insanın karşısındakinden hem yardım isteyip hem de onun söylediklerini anlamadan ve dinlemeden çekip gitmesi sizce de büyük çelişki değimli .İnsanlar söyledikleriyle yaptıkları arasında uçurum oluşturmayı başaran en büyük varlık galiba .Bir birinin canını acıtmak için pusuda bekleyen tek canlı. Birilerini eleştirirken eğer biz de aynısını yapmıyorsak söylediklerimizin kıymeti var demektir. Öbür türlü eleştiri yapma hakkını kaybetmiş oluruz zira bizimde eleştirdiğimiz insanlardan farkımız kalmaz ve bu durumda yalnız bırakıldığımızdan şikayet etmek için biraz geç kalmış olmazmıyız ...
6 yorum:
Nasreddin hoca ne yapıyormuş biliyormusun? Her gelip derdini anlatıp şikayetler edene "Haklısın!" diğerine "Sen de haklısın!" diyor İşin içinden çıkıyormuş.Bizler de o işin uzmanıymışız gibi bize anlatılandan kendimizi sorumlu tutup uzlaştırmaya güzel düşünmeye teşvik etmeye çalışıyoruz.Kişinin duymak istediği bu değil oysa.Sonunda kişiler canciğer kuzu sarması oluyor.Bizler de çoğu kez düşman görünüyoruz gözlerine. HAKLISIN deyip geçmek en güzeli galiba sevgilerimle.
"Bir birinin canını acıtmak için pusuda bekleyen tek canlı. Birilerini eleştirirken eğer biz de aynısını yapmıyorsak söylediklerimizin kıymeti var demektir"
çok ama çok doğru..
evet insanlar her zaman istedikleri şeyi duymak istiyorlar. aydan atlayan kedinin çok hoş bir yazısı vardı. bulunca söyleyeyim canım.
Evet haklısın demek en doğrusu bu sihirli bir cümle herkesi ve her şeyi mutlu etmeye yeterli...
hayatınortasında : Pusuda beklemeyen insanlar sarsın etrafımızı acımadan acıtmadan yaşamak dileğiyle
sevgiler :):)
efsa : Bazen değil çoğunlukla bu böyle galiba :)
ekle bakalım bende okuyayım merak ettim...
Yorum Gönder