4 Mart 2009 Çarşamba

CEZA





Soluklansan azıcık daha
Dur dur telaşlanma
Kör bıçaklarla kanattığın yaraların
Hesabını sormam senden
Küle çevirdiğin ömrümün
İzlerini Görmek için bile olsa
Acele etme gitmek için
Pişmanlık sözleri falanda beklemiyorum
Kızmıyorum sana
Büyük acılar sesiz yaşanır derdin ya hep
Payıma düşen sessizlik sensizlikten
Ben kendi sessizliğimde yakıyorum ömrümün artıklarını
Senin yangınınıda yaşarım bedenimde
Yeterki sen sessizlikle cezalandırma beni
Yankılansın sesin kulağımda
Nefretten de olsa haykır
Kus ciğerlerine dolan kimsesizliğini
Ama sessizliğinle cezalandırma beni
Hayat geçerken önümden
Arıyorum senin sesini
Bu kargaşanın gürültü içinde
Nefes alıp verişinin sesini bile duya bilirim
Yaz güneşinde kış soğuğuna terk etme
Uçurum kenarlarında
Dağbaşı yanlızlıklarına itme beni

3 yorum:

-mka- dedi ki...

Sessizliğinden şikâyet ettiğimiz "sen"lerin ansızın beliriveren sesinden, bir gün tiksinti duyabileceğimiz hiç aklımıza gelmemişti..

"Aklımıza gelmeyen", başımıza geldi..

Sessizlik benim vatanım, sınırlarını bir kuş cıvıltısı bekler..

-mka-

sufi dedi ki...

"Nefretten de olsa haykır.
Sessizlikle cezalandırma beni."demişsin;

Ben de senin için derim ki haykırmadan da anlatılabilir sevgiler.
sessizliklere de ne gerek var?
hayatımızda hep sevgi aşk olsa
Bu gün varız yarın yokuz nasılsa.

Ateş Böceği dedi ki...

sevgili mka:sesizlik benim vatanım sınırlarını kuş cıvıltısı bekler demişsin ya bende o kuş cıcıltılarını bekliyorum sınırlarımda sesime ses verilmesini umut ediyorum aslında

Suficiğim : Evet haykırmadanda anlatıla bilir sevgiler ama bazen haykırmakta çözümün kendisidir bu kadar sessizlikte
bencede hayatımızda hep sevgi olsa aşk olsa