
Ne saçma bir güne gözümü açmışım ben bu sabah farkında değilmişim yoksa hemen hasta numarası yapar gelmezdim işe.Karma karışık kaus dolu düzensizlikler içinde bir gün bugünü kara salı ilan ediyorum .Benim iş yerim biraz değişiktir.Kimsenin bağlı olduğu bir birim yoktur bir nevi yedikocalı hürmüz durumu patronu geçersin kardeşine takılırsın kardeşini geçersin kendini müdür sanan sürüngenlere takılırsın eee hadi diyelim onuda geçtin ;Bu seferde 2 satır malzeme aldı diye seni satın aldığını sanan müşteriler vardır böyle karmaşıktır bizim iş yeri.Heleki benim departmanım hepsiyle muhattap olmak zorunda olunca böyle saçma sapan işler meydana gelir .Üstüne üstelik işsiz kalmamak adına aylardır maaşını almamışsındır ama gık diyemezsin neden zaten yeterince büyük bir ordu var bende eklenip kalabalık etmek istemiyorum diyip susar oturursun mıh gibi yerine.İtiraz hakkını hep saklı tutarsın.Sonrası malum beklersin beklersin beklersin..Bir süre sonra kendini sorgular hale gelirsin ne işim var benim burda.Ensesi kalın daha çok iş ister daha çok çalışma ister daha çok daha çok.İş ve ev arasında mekik dokursun yinede yaranamazsın .Sonuçta patron değil işçisindir portakal gibi beklersin daha çok suyum nasıl çıkar diye.Sıkılırsın sıkılırsın sonra bir bakmışsınki işe yaramaz posa halini almışsın ve senin gibi kasa kasa portakallar sıraya girmiştir.Ayy şükret bir işin var ya oda olmasaydı .Evet şükrediyorum ama bu kadarda enayilik ağırıma gidiyor artık.Kişiye göre değişen kurallar duruma göre değişen olaylar var olup ta yok denilen paralar.Başkasına var sana yok olan paralar .Değer bilmiyor değilim asla değerini bilirim hakeden herşeyin bende fazlasıyla değeri vardır ama ciğerini satsan beş kuruş etmezlerin önünde dik durabilmek zor artık çünkü ya onlardansın ya diğerlerinde onlar gibi olmamak için verdiğin mucadelelerin sonuç almıyor oluşu umutsuzluğa sürüklüyor beni .Bu karmaşa içinde tutunuyorum sevdiklerime ama günümün büyük bir çoğunluğunu geçirdiğim yerde tutunacak dal bulamamak hepten sıkıyor beni.Mutsuz bir yapıya , çabuk karamsarlaşan bir karektere sahip değilimdir polyanacıyımdır herşeye iyi tarafından bakar eğlenirim ama bu kadarı benide pes ettiridi artık .Bu kadar kolaymı ya inssan harcamak, yalan söylemek ,gözünün içine baka baka adam satmak Ben korkarım kul hakkından yemem kimsenin hakkını ama bugünlerde şuna inanır oldum .Bu dünyada Kötüler Kadar İyilerinde cesareti olsaydı şimdi dünya bambaşka bir yer olurdu.Şimdi susuyormuyum hayır yine konuşuyorum ama sırasını bekliyorum elbet bu yapılanların hepsinin bir sırası var ve sırası gelince herkese ayırdığım tükürük yağmurlarım ve söyleyecek iki çift lafım var tabi anlayana.Herkes yaptığı kötülüğün yanına kar kalacağını sırf yalakalık olsun diye iftira atmanın kolay olduğunu sonıyor .Bırakalım öyle sansınlar çok sevdiğim bir atasözü vardır Arapların ve buna çok inanırım MEN DAKKA DUKKA ( Çalma Kapımı Çalarlar Kapını ) ..........
DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU
Akrep gibisin kardeşim,korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
1947
Nazım Hikmet
<
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder