6 Şubat 2009 Cuma

BU SABAH


Pırl pırıl bir sabaha uyandım bu gün.Çaydanlıkta fokurdayan çaya aldırmadan yatakta miskinlik yapmak cazip geldi.çaydanlık yürüyüp odama gelecek kadar sinirliyken daha fazla dayanamadım ve kalktım .En sevdiğim bardağımda kendime şöyle güzel bir çay doldurdum.Miss gibi kokan bahçemdeki limon ağacı eşliğinde başladım çayımı yudumlamaya bugünün pazar olmasını umut ediyordum ama sonra kendime kızım bugün pazar değil sende işsiz olmak istemiyorsan hemen hazırlan dedim ve teselli cümleleriyle kendimi avuttum.Başladım kendimiikna turlarına bunlarda geçer ilerde emekliliğin keyfini çıkarırsın miskinlik yaparsın bolkonda oturup bol bol çay içersin ,ben tam hayallerimi ortasına dalmış yavaş yavaş kulaç atarken .Servisin sesini duydum tekeç çoraplar allel acele toplanmış saç ve tabiki botlarım hep beraber çıktık evden.Bizim servis sıkıcıdır .Herkes suratı asık oturur bir mecburiyeti yerine getiriyor gibi.Ama benim iflah olmaz çenem dururmu herkese laf yetiştireyim diye uğraşırken sonra bir baktım kimse cevap vermiyor ben kendi kendime konuşuyorum.Şok Üstüne şok ve bir ses 'susarmısın lütfen 'diyeservisi inletti. Ay evet evet duyduklarım doğru birileri bana susmam yönünde talimat veriyor.O anda bende flim koptu kim bu beni rahatsız eden densiz dedim birde ne göreyim .Her iş yerinde olan kokoşlar vardır ya .Onlardan sevmediğim sarı olan konuşuyor çorba içilme kıvamına gelmiş iğrenç tırnaklarıyla dudağında öp beni öp beni diye tahminimce utancından kızaran bir ruj ve nasıl oluyorsa her sabah evde cemil ipkeçi varmışıcasına son moda tarzıyla karşımda duruyordu.Yanlız burda ince bir nüans var ancak Cemil İpekçi bu şekilde onun içindeki maymunu dışarıya vurabilirdi.Çirkinliğimle övünen ben tabiki onun güzelliği karşısında içlerindeki şeytanı uyandıran diğer yalakalar.O haklıydı tabiki ben haklı olamazdım çünkü çirkinim .Tırnak uzatmayı sevmem,saçlarımı ölsem sarıya boyatmam,botlarımdan vazgeçmem,ve en önemlisi asla Cemil İpekçiyi evime almam. :)Ben bu durumlarda sakinliğiyle meşhur bir insanımdır.Yokmuş gibi davranmak daha iyidir .Yüksek sesle senin yalakalarında sende yoksun biliyorsun değilmi dedim.Hay dilimi eşek arısı ısırsın nasıl unuturum bu kızın beyniyle duydukları arasında bağlatı kuramıyacağını .O sabah ki şirinliğinden hiç eser kalmadı kız birden çingeneye dönüştü.Ben senin varya... diye başlayan cümlesini varın gayrı siz düşünün .Benimle çene yarıştırılamıyacağını öğrenememiş olan zavallı ne yaptığının farkında olmadan.Başladı çene yarıştırmaya eee serde gıcıklık varya altta kalmadan inceden inceye giydirdim hatun kişiye.Bu seferde başladı zırıl zırıl ağlamaya off bu kabus dedim bitmeli ve ben evde rüya görüyor olmalıyım.Hayır bitmedi ve işyerine gelene kadar ağladı.Sonrası malum krizler müdürler girer devreye iş arkadaşları patron vs.. Ve bir kez daha burda anlamış bulunmaktayım ki bu kız kesinlikle beyniyle kulakları arasında koordinasyon problemi yaşıyor.Öpüştürüldük, barıştırıldık Küslük bilmeyen bu bünye 30 dk yolda katil olsam kaç yıl yerim nidalarıyla ortamı inleten ben itiraz hakkımı kullanamadan.Hadi bakalım siz kardeşsiniz olur böyle şeyler diyip tıpış tıpış odama yol aldım.6.yılımı doldurduğum işyerimde kendime olan saygımdandır .o sarı süpürge saçlıyı öldürmeyişim.Yine de günümü kötüleştirmeyi başaramamıştır kendileri.Kabus mu bitermi onunla aynı iş yerinde olmak bile başlı başına kabus....

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba, blog hüzün dolu şiir dolu. Oysa ben artık ne şiir okumak nede hüzünlenmek istiyorum.Okuma diceksin o zaman.Elimde değil.Delilik ya.Bu tırnaklara yorum yazıcam.İyrenc :) Öylede sığ bi insanım. Okuyamadım yazısını bile.Resimlere baktım.

Ateş Böceği dedi ki...

minikkuşum : Aslında tam tersi bir insanımdır onlara pek şiir denilemez bazen oturuyorum şöle eğlenceli bir şeyler yazayım diyorum birde bakıyorum kii ooo uçmuşum yine okuma demek ne haddime :)